22 Mart 2009 Pazar

Giordano Bruno



İtalyan filozof, rahip, gökbilimci ve okültist. Rönesans felsefesini biçimlendiren filozofların en önemlilerinden biridir ve şair yönüyle de edebiyata en yakın duranıdır. Ona doğacı coşkunluğun düşünürü de denilebilir. Aristotelesçi kapalı evren görüşünden ilk sıyrılanlar arasında yer alan İtalyan filozof, Kopernik'in tezini savundu. Evrenin sonsuz ve eşdağalımlı olduğunu ve evrende, dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu söyledi. Aykırı görüşler beslediği için 1600 yılında Roma Katolik Kilisesi'nin Engizisyon mahkemesinde yargılanıp sapkın ilan edildi ve Roma'da diri diri yakılarak idam edildi.

Giordano Bruno'nun:

"Ne gördüğüm hakikati gizlemekten hoşlanırım, ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki, bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım"

Ve ölüm kararını bildiren yargıca "siz kararı bildirirken korkuyorsunuz; fakat ben dinlerken korkmuyorum.” Sözleri tehlikeli olabilecek kadar açıktır.

Sizce bir düşünürün, 16yy'ın sonlarında düşüncelerini bu açıklıkta söyleyip, arkasında durarak, olumsuz sonuçlarına katlanmak zorunda kalması mı, yoksa bazı bilim adamlarını yaptığı gibi savlarını geri alarak ölüm cezasından kurtulmaları mı doğru olurdu?

Hiç yorum yok: