15 Nisan 2009 Çarşamba

Son Gelişmeler-7

Kalbi onarmak mümkün mü?

Gelişim sürecinde kalbin ürettiği bir proteinin, zarar görmüş kalp hücrelerinin onarılmasını ve kalbi besleyen damarların artmasını sağladığı bildirildi.

Teksas Üniversitesinden Dr. Michael J. DiMaio ve ekibinin fareler üzerinde yaptığı araştırma, Timosin Beta-4 (TB4) molekülünün kalp kasına kan ve oksijen taşıyan atardamarların gelişmesini sağladığını gösterdi.

Fransız "Le Nouvel Observateur" dergisinin internet sitesindeki habere göre DiMaio, bu molekülün, vücuttaki hücreleri yeniden programlama özelliğine sahip olduğunu söyledi.

Kalp krizinin kalbe verdiği zararın değiştirilemediğini, kalp krizi esnasında kalbe kan akışının aniden durmasıyla kalp hücrelerinin öldüğünü ve tıbbın zararı onaramadığını ifade eden bilim adamları, bu nedenle fareler üzerinde yapılan bu araştırmanın umut verici olduğu, kalp krizinin ardından TB4 verilmesinin iyileşmeye yardımcı olabileceği görüşünü taşıyor.

Araştırmacılar, bu molekülün başka memelilerde denenmesi ve TB4'ün etkin hale getirdiği alıcıların belirlenmesi için başka araştırmaların da yapılması gerekliliğine işaret ettiler.

Söz konusu araştırma, Journal of Molecular and Cellular Cardiology dergisinin yeni sayısında yer alıyor.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Haz veren dokunma hissi incelendi

İsveç'in Göteborg Üniversitesi ve ABD'nin Kuzey Carolina Üniversitesinde, ''haz veren dokunma hissi'' incelendi. Buna göre dokunma, iletişimin sürmesinde büyük öneme sahip...

''Nature Neuroscience'' dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, beynin görme, duyma, koklama ve tat alma duyuları ile bilincin yardımıyla dokunma duyusu, eğer haz veriyorsa insanlar arasında iletişimde önemli işlevi olduğunu gösterdi.

Araştırmada yer alan Unilever şirketinden Prof. Dr. Francis McGlone, ''Dokunma, iletişimin sürmesinde büyük öneme sahip olabiliyor'' dedi.

Evrimsel olarak üremede de dokunmanın çok önemli olduğunu kaydeden McGlone, ''Ama davranışın doğal ödülünü bulması ve ilişkinin sürmesinde de önde geliyor'' dedi.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

İlk kopya tek hörgüçlü deve dünyaya geldi

Dünyanın ilk kopya tek hörgüçlü devesi Dubai'de dünyaya geldi.

Araştırmacılardan Nisar Vani, 8 Nisan'da Dubai'deki laboratuvarda dünyaya gelen devenin, dünyanın ilk kopya devesi olduğunu belirtti.

Vani, Dubai'de tek hörgüçlü develerin süt üretiminde ve yarışlarda çok sık kullanıldığını söylerken, bilim adamı Lulu Skidmore da araştırmaların süt üretimi ve yarışlara uygun genlerin korunma yollarını gösterdiğini ifade etti.

Araştırmacılar, bu gelişmenin deve ırkının iyileştirilmesine önemli bir adım olduğu vurgulandı.

----------------------------------------------------------------------------------------------

Barajlar fazla doldu, su boşaltılıyor

Bursa, Yalova, Kocaeli ve Balıkesir'de doluluk oranı yüzde 100'ü bulan barajlardan su tahliyesi sürüyor. Uludağ'daki kar yaz boyu barajları besleyecek.

2008-2009 kış sezonunda yağan kar ve yağmur, geçen yıllarda sıkıntıların yaşandığı barajları doldurdu.

Mevsim normallerinin üzerinde yağış alan Marmara Bölgesi'nde bulunan barajlar, karların erimesi ve halen aralıklarla yağmurun sürmesi nedeniyle yüksek doluluk oranlarını koruyor ve kapakları açık tutuluyor.

Bursa'daki Doğancı Barajı'nda doluluk oranı yüzde 80'de tutuluyor. Doğancı Barajı'nı besleyen kaynaklardan su gelmeye devam ettiği için barajdan saniyede 18 metreküp su tahliye ediliyor.

---------------------------------------------------------------------------------------------

Geri dönüşümün böylesi

Kosta Rika'da Manuel Antonio Ulusal Parkı'nın hemen yanıbaşında inanılmaz bir otel var...

Bir zamanlar 1965 model Boeing 727 idi... Artık iki yatakodası olan bir otel...

Çevreci bir tatil geçirmek isteyenler için birebir... Eskiyen uçakları otel olarak kullanmak giderek moda haline geliyor. Tek sorun uçakların yeni yerlerine ulaşımlarını sağlayabilmek.

Uçak San Jose havaalanından parça parça taşınarak bugünkü yerine getirildi. Sahilden bulunduğu noktaya taşınması için 5 büyük kamyon kullanıldı.

-----------------------------------------------------------------------------------------

Japonya'da 680 balina öldürüldü

Japonya'daki geleneksel balina avında, bu yıl 680 balina avlandı. Hayvan hakları savunucularının çabalarıyla bu sayının planlanandan düşük olduğu belirtildi.

Japonya Balıkçılık Kurumu'ndan yapılan açıklamada, hayvan haklarını savunan derneklerin çabaları sonucu, bu sayının planlanandan düşük olduğu belirtildi.

Ülkede, yaşatılması gereken kültürel bir gelenek olarak görülen balina avı kapsamında, bu yıl 935 balinanın öldürülmesinin planlandığı, ancak beş aylık av süresince 679 gri balina ve 1 fin balinasının öldürüldüğü bildirildi.

Balina avına çıkan 6 gemilik filodaki bazı gemilerin, hava muhalefeti ve "Sea Shepherd Conservation Society" adlı av karşıtı çevreci derneğe ait geminin, filodaki Japon gemilerinden birinin küpeştesine çarpması sonucu erken döndüğü kaydedildi.

--------------------------------------------------------------------------------------------

En ölümcül 10 hayvan

Her yıl 2 milyon kişinin ölümüne yol açan sivrisinek listenin 1. sırasında.

İngiliz Daily Telegraph gazetesinde yer alan "En ölümcül 10 hayvan" listesi, şu şekilde oluşuyor:

1- Sivrisinek:
Sıtma parazitleri taşıyan sivrisinekler, her yıl 2 milyon kişinin ölümüne neden oluyor.

2- Asya kobrası:
Kobra yılanı en zehirli hayvan olmamasına karşın, Hindistan'da her yıl yılan sokmasının neden olduğu 50 bin ölümün büyük bölümünden Asya kobrası sorumlu tutuluyor.

3- Denizanası:
Suda yaşayan en zehirli canlı olarak bilinen Avustralya kıyılarındaki denizanaları, kare şeklinde olmaları nedeniyle "kutu" denizanası olanak anılıyor. Bu denizanalarının tek bir dokunacı, 60 kişinin ölümüne yol açacak kuvvette toksin içeriyor. Bilindiği kadarıyla 1884'ten bu yana 5 bin 567 kişinin ölümüne neden oldu.

4- Büyük beyaz köpekbalığı:
Harharyas olarak da bilinen büyük beyaz köpekbalığının boyu 6 metreye, ağırlığı 1,7 tona kadar ulaşabiliyor. Harharyas saldırılarında her yıl 30 ile 100 arasında insan ölüyor.

5- Afrika aslanı:
Savanların en büyük yırtıcısı, dünyanın en büyük dört kedi türünden biri olan Afrika aslanı, grup halinde yaşar ve avlanır. Kükremesi 5 kilometre öteden duyulabilen Afrika aslanı, Tanzanya'da her yıl yaklaşık 70 kişiyi öldürüyor, Afrika'da ise yılda 250 kişinin ölümünden sorumlu tutuluyor.

6- Avustralya tuzlu su timsahı:
Dünyanın en uzun sürüngeni olan Avustralya tuzlu su timsahının boyu 7 metreyi geçebiliyor. Geniş bir besin yelpazesine sahip olan tuzlu su timsahları, daha çok pusu kurarak avlanıyor. Tuzlu su timsahlarının saldırılarında her yıl binden fazla kişi ölüyor.

7- Fil:
Ortalama ağırlığı 16 ton olan filler, ezerek ve dişiyle darbe indirerek her yıl 600 kadar insanın ölümüne neden oluyor.

8- Kutup ayısı:
Kuzey Kutup bölgesinin karlı sahillerinde, buzullar üzerinde yaşayan kutup ayıları, yavrularını korumak için her çabayı sarf ediyor ve bir tehdit hissettiğinde derhal saldırıya geçiyor. Sadece bir pençe darbesiyle insanın başını koparma gücüne sahip kutup ayıları, karada, suda ve hatta suyun içinde rahatlıkla avlanabiliyor.

9- Afrika mandası:
Yaklaşık 2 metre boya ve 900 kilograma ulaşan Afrika mandaları, kendisine hedef alan avcılara saldırmaktan çekinmez. Savunmacı doğası yüzünden insanlar için tehdit oluşturan Afrika mandaları her yıl, diğer saldırgan hayvanlara oranla daha çok insan ölümüne yol açıyor.

10- Kokoi zehirli ok kurbağaları:
Güney Amerika'da yaşayan zehirli ok kurbağaları, ölümcül toksin taşıyıcılarıdır. Derisinden saldığı zehir, 10 kişiyi öldürme kuvvetine sahiptir.

-------------------------------------------------------------------------------------------

Dünyanın en ilginç ev hayvanı

ABD'de yaşayan Angela Goodwin, evini, köpek veya kedi ile değil, Guyana'da itlaf edilmekten son anda kurtulan bir karıncayiyen ile paylaşıyor.

Dünyanın en ilginç ev hayvanı olmaya aday "Pua" adındaki karıncayiyen, tropik iklim hayvanı olmasına rağmen Goodwin'in giydirdikleriyle "karizması biraz çizilmiş" gibi dursa da, kendisini ana vatanında gibi hissediyor.

Pua'nın ev hayatına ve farklı bir iklime uyumu hakkında bilgi veren Goodwin, hayvanının kıyafeti ilk giydiğinde hiçbir zorluk çıkarmadığını, şimdi ise bir gardrop dolusu kıyafete sahip olduğunu söyledi.

Akıllı olmalarıyla bilinen kırıncayiyenlerin insanları çok sevdiğini ve ev hayatına çok çabuk uyum sağladığını ifade eden Goodwin, üç yıldır sahibi olduğu Pua ile zaman zaman beraber uyuduklarını belirtti.

-------------------------------------------------------------------------------------------------


Hiç yorum yok: