22 Nisan 2009 Çarşamba

Son haberler-9

"Mission: Impossible III", "Lost" ve "Alias"in yönetmeni J.J. Abrams ve "Transformers", ""MI: III"ün senaryo yazarları Roberto Orci & Alex Kurtzman’dan, tüm zamanların en büyük uzay macerası "Star Trek"e yepyeni bir bakış…

Galaksinin kaderi iki sıkı rakibin elindedir.

Bir tarafta Iowa’daki çiftlikte doğup büyümüş, serseri ruhlu, heyecan ve macera arayan genç James T. Kirk, diğer tarafta ise her türlü duygusallığı reddeden mantık bazlı bir toplumda yetişmiş olan Spock vardır. Daha önce hiç gidilmemiş, tehlikelerle dolu yolculukta mürettebatı yönetebilmek, ikisi arasında oluşacak sıra dışı güçlü dostluğa bağlıdır.

“Star Trek”in unutulmaz karakterlerini bu kez yepyeni ve genç bir kadro canlandırırken film izleyiciyi daha önce hiç gitmediği yerlerde maceradan maceraya sürükleyecek.

J. J. Abrams’ın yönettiği ve Chris Pine, Jennifer Morrison, Simon Pegg ile Eric Bana’nın oynadığı Star Trek, 8 Mayıs 2009’da vizyona girecek.


Oyuncular: John Cho, Ben Cross, Bruce Greenwood, Simon Pegg, Chris Pine, Zachary Quinto, Winona Ryder, Zoe Saldana, Karl Urban, Anton Yelchin, Eric Bana, Leonard Nimoy
Yönetmen: J. J. Abrams
Senaryo: Roberto Orci, Alex Kurtzman
Yapımcılar: J. J. Abrams, Damon Lindelof
Yapım Stüdyosu: Paramount Pictures
Tür: Bilimkurgu









------------------------------------------------------------------------------------------------
Arıların ortadan kayboluş nedenini araştıracak

Arıların, kelebeklerin ve diğer bazı böceklerin popülasyonlarının azalmasının nedeni, İngiltere'da 10 milyon sterlinlik bir projeyle araştırılacak.

Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, İngiltere'de arı sayısı son iki yılda yüzde 15 dolayında düştü. Kelebekler ve diğer böceklerin sayısında da azalma görüldü.

Popülasyonlardaki bu azalıştan küresel ısınmadan, ''koloni çöküşü olayı'' olarak adlandırılan gizemli duruma kadar pek çok şey sorumlu tutuldu. Bu durum hayli kaygı yaratıyor çünkü arılar, insanların besin kaynağı olan sebze ve meyvelerin tozlaşma yoluyla döllenmesinde ve doğayı korumada hayati önem taşıyor.

Bu yıl başında İngiliz hükümeti, arı popülasyonundaki sürekli düşüşün tarımı etkilemeye başlayabileceği kaygıları üzerine, bu durumun nedenini araştırmak için 2 milyon sterlin ayıracağını duyurmuştu. Şimdi çeşitli araştırma kurumlarının da katılmasıyla bu fon 10 milyon sterline çıktı.

---------------------------------------------------------------------------------------------

Stephen Hawking hastaneye kaldırıldı

Dünyaca ünlü İngiliz astrofizikçi Stephen Hawking hastaneye kaldırıldı. Hawking’in durumunun ağır olduğu bildirildi.

Cambridge Üniversitesi’nden yapılan açıklamada, birkaç haftadır göğüs enfeksiyonundan mustarip olan Hawking'in acilen, Cambridge'deki Addenbrooke Hastanesine kaldırıldığı belirtildi.

Hastane yetkilisi Peter Haynes, Hawking’in ambulansla hastanelerine getirildiğini, tedavi ve testlerin sürdüğünü ve bir en az kaç hafta hastanede kalacağını açıkladı.

Özellikle kara deliklerle ilgili çalışmalarıyla tanınan 67 yaşındaki Hawking'e 21 yaşındayken, tedavisi olmayan "Amyotrofik Lateral Skleroz" (ALS) hastalığı teşhisi konulmuştu. Hawking zamanla el ve kollarını kullanamamaya başladı ve sonunda tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Hawking, son yıllarda sesini de kaybettiği için, koltuğuna yerleştirilen, yazıları sese dönüştürebilen elektronik bir alet sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor.,

----------------------------------------------------------------------------------------------

Oracle, Sun Microsystems'i satın aldı

ABD'li bilgi teknolojisi şirketi Oracle, Sun Microsystems'i 7.4 milyar dolara satın aldı.

ABD'li bilişim ve bilgi teknolojisi şirketi Oracle, Sun Microsystems'i hisse başına 9.50 dolara, yaklaşık 7.4 milyar dolar bedelle satın altığını açıkladı.

Oracle, Sun'ın satın alınmasının faaliyet kârını ilk yıl 1.5 milyar dolar, ikinci yıl ise 2 milyar dolar arttıracağını belirtti.

Daha önce, IBM Sun'ı satın almak için anlaşmış, ancak taraflar anlaşmadan vazgeçmişti. IBM 7 milyar dolarlık teklifini geri çekmişti.

Sun Microsystems, yönetim kurulunun anlaşmayı oy birliğiyle onayladığını, hissedarların ve hükümetin düzenleyici kurullarının onaylamasından sonra anlaşmanın bu yaz tamamlanmasını beklediğini kaydetti.

Sun Microsystems Başkanı Scott McNealy, ''Oracle ve Sun sektörün öncüleri ve 20 yıldan fazla bir süredir yakın ortaklar. Bu birleşme bizim ilişkimizin doğal bir evrimi'' dedi.

Kriz nedeniyle ürünlerine olan talebin düştüğü Sun Microsystems'in arka arkaya üçüncü çeyrekte de zarar açıklaması bekleniyor.

Şirket ayrıca 6 bin kişiyi işten çıkarma sürecinde bulunuyor.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

Hindistan casus uydu fırlattı

Hint yetkililer İsrail yardımı ile geliştirdikleri uydunun, ilerde Mumbai'deki gibi saldırılara karşı istihbarat toplayabilmek amacıyla kullanılacağını belirtti.

Hindistan, İsrail tarafından yapılan, gözetleme yetenekleri geliştirilmiş bir casus uyduyu yörüngeye yerleştirdiğini açıkladı.

Bulutların ötesini görebilen, gündüz ve gece tam görüş kapasitesine sahip olan uydunun Hindistan'ın uzun zamandan beri ihtiyaç listesinde olduğu belirtildi.

Uydunun satın alım sürecinin 26-29 Kasım 2008'de gerçekleşen Mumbai saldırılarının ardından hızlandırıldığı belirtiliyor. Bu saldırılarda 10 silahlı terörist, 165 kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu.

----------------------------------------------------------------------------------------------

Osmanlı kadınına dair efsaneler ve gerçekler

Amerikan asıllı Aslı Sancar'ın, ''Osmanlı Kadını: Efsaneler ile Gerçekler'' adlı kitabı, Kaynak Yayınları'ndan çıktı.

ABD'nin kitap oskarları sayılan Benjamin Franklin Awards'da, bin 800 yapıt arasından tarih alanında yayınlanmış ''En İyi Eser'' seçilen kitap, Osmanlı kadını hakkında 19. yüzyıldan itibaren oluşmuş, ''fanteziye dayalı, olumsuz ve Oryantalist'' görüşleri inceliyor.

Osmanlı coğrafyasında uzun süre yaşamış Lady Montague, Julia Pardoe ve Lucy Garnett gibi Batılıların yazdıklarından alıntılar da yapılan kitapta, Osmanlı kadınının ''Oryantalist kaynaklarda gösterildiği gibi pasif, zayıf, Harem'de tutsak, sadece bir zevk aracı değil, aksine aktif, güçlü ve toplumda çok önemli yere sahip bir kadın olduğu'' anlatılıyor. Osmanlı kadınının Harem'de hiçbir hakka sahip olmayan bir ''köle'' gibi sunulduğu Batılı tasvirler, Osmanlı sicil defterlerinden belgelerle çürütülüyor.

Kitabın en ilgi çekici noktası ise Osmanlı kadınlarının o dönem Avrupalı kadınlarda bile bulunmayan haklara sahip olduğunu gün ışığına çıkartıp hatırlatması...

''EGZOTİK VE EZİLMİŞ KADIN'' SUNUMU...

33 yıldır Türkiye'de yaşayan ve adını değiştirerek Türk vatandaşı olmayı seçen Sancar, 1990'lı yıllarda Harem ile ilgili bir kitabın eline geçmesiyle bu konuya ilgisinin başladığını söyledi.

''Kitap çok güzeldi ama tam bir oryantalist bakış açısı vardı'' diyen Sancar, bu görüşlerin doğru olup olmadığını merak ederek araştırmaya başladığını, Türkiye ve dünyadaki birçok kaynağı ulaşmaya çalıştığını anlattı.

Sancar, ''Çoğunlukla Avrupa seyyahlarının yazıları var ama Batıda bu konuda bir boşluk olduğunu, kaynakların eksikliklerini gördüm. O nedenle İngilizce bir kaynak oluşturmaya karar verdim'' dedi.

Kaynakları inceledikçe Osmanlı kadını hakkında bilmedikleri çok şey olduğunu gördüğünü ifade eden Sancar, yabancıların gözünden Osmanlı kadını hakkındaki ''efsane ve gerçekleri'' şöyle dile getirdi:
''Genel olarak Oryantalist bilim adamlarının sunduğu yayınlar var. Osmanlı kadını egzotik ve ezilmiş olarak gösteriliyor. Bu konudaki benim görüşlerim de araştırmalarımla çok değişti. En önemlisi Osmanlı kadının haklarını öğrendim. 1882'ye kadar bir İngiliz evli kadının mal sahibi olma veya miras hakkı yok. Malları kocasına ait, kendi adına dava açamıyor. Boşanma hakkı yok, boşandığında çocukları kocaya veriyorlar. Halbuki Osmanlı kadınının evlilikte kontrat yapma, istediği şartları koyma, boşanma hakkı var. Mal sahibi ve izni olmadan malları kullanılamıyor, mirasa sahip. Dava açabiliyor, küçük çocuklar anneye veriliyor. Bunların farkına vardım, bunlar benim için yeni bilgilerdi. Gördüm ki bildiğimiz efsane hakikatten gerçekten çok farklı...''

''OSMANLI KADININI TÜRKLER BİLE BİLMİYOR''

Sancar, bu konuyu Türkiye de bile birçok kişinin bilmediğine dikkati çekerek, ''Kitaplarda bu konudan pek bahsedilmiyor ve Türkiye'deki kitaplar da yabancı kaynaklı olduğu için onlarda da bu konu geçmiyor. Halbuki Osmanlı kadınının o dönem çok önemli hakları var ve bunu kullanıyor. Bunun bilinmemesi üzücü'' diye konuştu.

Aslı Sancar, Osmanlı kadınının toplum ve aile içinde çok itibarlı bir statüye sahip, zarafet ve estetik yönünün dikkat çekici olduğunu vurguladı.

AVRUPALI KADINDAN DAHA MEDENİ

Kitapta, Osmanlı kadınının yaşadığı Harem'in, düşünülenin aksine, kadınların rahatça bulunduğu ve misafirlerini ağırladıkları, ailece güzel saatler geçirdikleri yer olduğu belirtiliyor.

Batılı seyyahlardan alıntılar yapılan kitapta, D'ohsson'un, Osmanlı kadını hakkında şu ifadeleri yer alıyor:
''Tabiat, Doğu'nun kadınına hem zarafet hem de cazibe bahşetmiş. Tavırları soylu ve zarif. Davranışları hoş, konuşması açık, saf ve incelikli. En azından Türk Haremleri'ne sıkça girip çıkmış Hristiyan kadınların hepsi bunda ittifak ediyor. Bunun böyle olmadığına inanmak için de hiçbir sebep yok. Ben şahsen pek çok ortamda Türk kadınlarıyla bir araya geldim. Konuşmalarındaki sadelik, ifadelerindeki açıklık, düşüncelerindeki incelik, ses tonlarındaki zarafet ve davranışlarındaki seçkinlik beni her zaman için çok etkiledi.''

Bir Avrupalı kadın Miss Julie Pardoe'nün gözünden Osmanlı kadını ise şöyle:
''Avrupa'da çok sık karşılaşabileceğiniz, o insanda konuşmaya heves bırakmayan kayıtsızlığın ya da tepeden bakan soruşturmacı tavrın Türk hanımefendilerinde de olabileceğinden korkmanıza hiç gerek yoktur. Onlarda tam tersine insana hoşnutluk veren, yürekten gelen bir medenilik vardır. Bu memleketin bütün insanlarında görebileceğiniz sezgisel nezaketlerinden doğar bu halleri...''

Osmanlı kadınının özgürlüğüne dikkat çeken Pardoe ise şaşkınlığını, ''Hepimizin inanmaya yatkın olduğu üzere özgürlük mutluluksa, Türk kadınları en mutlu kadınlardır, çünkü tüm imparatorluktaki en özgür insanlar onlardır'' sözleriyle dile getiriyor.

----------------------------------------------------------------------------------------------

Güneş uçağı Alp'leri geçti

İlk kez güneş enerjisiyle çalışan bir uçak Alp'leri geçti.

Sunseeker 2 adlı güneş uçağı ilk kez Alp'leri geçti.

Bu zor ve ilginç yolculuğun mimarı Eric Raymond.

Raymond, 5.5 saat süren yolculuğun ardından açıklama yaptı.

Uçakla Alp'leri geçen Eric Raymond şunları söyledi: "Hayatım boyunca yaptığım en zor şeylerden biriydi. Ama aynı zamanda yaptığımı en güzel ve etkileyici uçak yolculuğuydu. Hava çok bulutluydu. Zaman zaman büyük zorluklar yaşadım. Uçağım bulutlar nedeniyle alçalmak zorunda kaldı. Ama bulutlar aralandığında tekrar güç kazanıp yükselebildim. Tüm yolculuk 5.5 saat sürdü. Geri döndüğümüzde televizyon kameraları bizi bekliyordu. Bundan sonraki hedefimiz daha uzun bir yolculuk yapabilmek"...

--------------------------------------------------------------------------------------------

Kayserili hidrojen aracı Almanya'da

Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin hazırladıkları ''Katre Mobil'' isimli hidrojen aracı, Almanya yolcusu...

Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğrencilerinin hazırladıkları ''Katre Mobil'' isimli hidrojen aracı, bu yıl Almanya'da yarışacak.

Mühendislik Fakültesi Temiz ve Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kulübü öğrencileri tarafından hazırlanan ve hidrojen ile çalışan araç, Almanya'ya gidişi öncesinde, Rektör Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur'un da katılımıyla basına tanıtıldı.

Rektör Keleştemur, burada yaptığı açıklamada, günümüzde kullanılan enerji kaynaklarının çevreyi kirlettiğini ve tükendiğini, bu nedenle yenilenebilir enerji kaynaklarının gittikçe önem kazandığını söyledi.


Hiç yorum yok: